7 Mayıs 2012 Pazartesi

ÖMSS Sınavı hakkında!....

ÖMSS sonrası duygular...
Ramazan DURMUŞ
Özürlü kardeşlerimizin devlet kapısında aldıkları puanlarla işe girmelerini sağlayacak olan bir sınav gerçekleştirildi geçenlerde... Sessiz sedasız bitti, ilgilenen de olmadı.
Kıymetli bir kardeşim de bu sınavdaydı; duygularını yazar mısın diye sordum. Seve seve ağabey dedi.
Aşağıdaki yazı noktasına virgülüne kadar onun duygularının yansımasıdır. İktidarın sayın yetkililerine duyurulur:
“Engellilerin “Devlet memuru” olmasıyla ilgili olarak 2011 yılının ortalarında yapılan açıklama ile “ÖMSS” adı altında bir sınav düzenleneceği ve sınavın ÖSYM tarafından yapılacağı kamuoyuna duyuruldu ve akabinde konu ile ilgili kanun çıkarılarak detayları açıklandı. Bilahare ÖSYM tarafından sınavın 29 Nisan 2012 tarihinde yapılacağı açıklandı.
Bu sürecin başında, alınacak engelli memur sayısı “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı” Fatma Şahin tarafından 29 bin olarak açıklandı. Daha sonra Sayın Bakan açık eksiltmeye girdi, sayıyı 20 bine düşürdü.
Bu çelişkili açıklamalar engellilerin moralini bozdu ama “olsun bu da yeter” denilerek beklendi. Ancak açık eksiltme devam etti ve “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı” Faruk Çelik, 4 Nisan 2012 tarihli Meclis Genel Kurulunda yaptığı açıklamada, ÖMSS ile alınacak engelli memur sayısını 3 bin 512 olarak belirtti. Gelen tepkilerle, azıcık artırarak bu sayıyı 4 bin 861’e yükselttiler.
Ancak, bilinmeyen bir gerçek var! Engelli kadrolarının doldurulması, Bakanların isteğine göre olmuyor. Bürokrasiyi aşmak gerekiyor. Kurumların başındaki zat-ı muhteremler engelli memuru ne yapacaklar? Engellilerle mi uğraşacaklar?
Bir gerçek var ki, bu sınav yapmacık ve gösterişten öteye gitmeyen bir sınav. Sınav yapılacağı açıklandıktan sonra engelliler ortada kaldı. Çünkü ne sorulacağı, nasıl sorularla karşılaşılacağı belli değildi. Sağlıklı insanlar için her türlü kurs açan dershaneler buna ilgi duymadılar. Çünkü onlar da engellilerle ilgilenmek, uğraşmak istemiyorlardı!
Bu ilgisizlik sınav sonrası da kendini gösterdi. Diğer sınavlarda ertesi gün sınav soruları ile ilgili ek sayfalar çıkarıp, günler öncesinden bunun reklâmını yapan gazeteler, ÖMSS sınavında sorulan soruları yayınlamadılar bile.
ÖSYM kılavuzunda hangi derslerden kaç tane soru çıkacağı açıklandı ama, içerik bilinmediğinden, kurs imkanı olmayan engelliler, alelacele ticari olarak çıkarılan uyduruk kitapları aldılar. Uyduruk diyorum çünkü, sınava giren biri olarak çalıştığım kitapların içeriğinden hiçbir benzer soru gelmedi.
Ben bu güne kadar, ilköğretimde, orta öğretimde, üniversitede hep engelsiz sağlıklı insanlarla  ve hep onlarla eşit kabul edilerek yarıştım. Girdiğim sınavların tümünde onlarla aynı sürelerde cevaplama hakkı verdiler bize. Onlara 180 dakikaysa bize de 180 dakika. Bir dakika bile fazla süre vermediler. Bunlar engellidir, yetiştiremezler, onlara biraz eksik soru soralım veya fazla süre verelim demediler.
Ancak, ÖMSS sınavına gittiğimde bir gerçekle daha yüz yüze geldim. Çünkü engelliler arasında dahi eşit yarış olmayacağını fark ettim. Bir iki kişi tekerlekli sandalye ile ağır engelli olarak vardı ama birçoğu basamakları dörder dörder çıkıyorlardı. Koşa koşa, zıplayarak gidiyorlardı. Bunlar “engelliyse” ben “ölüyüm” dedim kendi kendime.
Ve sınava girdik, % 90-95 engeli olanla, % 40 engeli olan aynı sürede yarıştı. Kalemi zor tutanla, ellerinde hiçbir engel olmayan aynı süreyi kullandı. Bazılarına fazla süre verildi ama onlar farklı engel çeşitleri olan kişilerdi.
Düşündüm kendi kendime! Ülkemde bunu bile beceremiyorlar dedim. Eğer ki, böyle bir sınav düzenlendiyse, öyle bir düzenleme yapılabilirdi ki, memur alımında kontenjanları bile engel derecelerine göre ayarlayabilir, yarışı da engel dereceleri aynı olanlar arasında yaptırabilirlerdi diye.
Ama bu mümkün değildi. Çünkü bu sınavları yapanlar da, yaptıranlarda engelli değillerdi ve bir çoğunun engelli yakını dahi yoktu. Ne engellilerin halinden anlamaları, ne de onların ruh hallerinden anlamaları (haklı olarak) mümkün değildi.
Eğer ki, % 90 -95 engelli bir birey okumuş üniversiteyi bitirmişse -ki böyle engellilerin sayısı çok çok azdır- onları yarıştırmaya ne gerek var ki.
Eğer adaletli bir yarış olacaksa, engel derecelerine göre gruplandırıp yarışı buna göre yaptırabilirlerdi. Bazılarını yarışa dahi sokmayabilirlerdi. Ama ne gerek var ki! Boşver gitsin! Nasıl olsa formaliteden bir sınav bu… Aslında, hiç kimsenin engellileri düşündüğü yok.
Verin engellilere, sadaka niyetine ayda 200 -300 lira maaş ve bakım parası evde otursunlar sokakta ne işleri var ki. Devlet dairelerinde ne işleri var. Birde onlarla mı uğraşacağız! Değil mi?
Sorulara bir şey demeyeceğim. Eğer, ÖSYM Başkanı bu sınava girsin, o medreseyi kim yapmış, bu medreseyi kim yapmış, 59. Avrupa Grekoromen Şampiyonası hangi ülkede yapılmış gibi sorulara cevap versin, tamamında soruların yarısını yapsın onu ayakta alkışlarım.”
Evet, sayın yetkililer, sözün bittiği yerdeyiz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder